22 Kasım 2013 Cuma

Ateşe Tapanların Şiiri




















Babam ateşe tapardı korkusundan
Kırk derece yanardım bazı geceler yatağımda
Sabaha kadar sirkeli bezle alnımda eli
Hastalandığımda bilirdim hiç uyumazdı
Babam ateşe tapardı korkusundan

Annem ateşe tapardı korkusundan
Ay sonuna kadar yeteceğine kafa yorardı tüpümüzün
Ocakta hep en sevdiğim yemek makarna
Patates kızartması da isterdim, hiç kızmazdı
Annem ateşe tapardı korkusundan

Ateşe tapan bir de kardeşim var sormayın
Kış vakti üşüyeceği için geceleri yatağında
Çünkü kömür bir çocuğun sandığından çok pahalıydı
Ama üşüdüğünde bilirim hiç belli etmezdi

Yani biz, ateşe tapardık korkumuzdan ve yoksulluğumuzdan

Sizler de ateşe tapardınız

Irkçı olanlarınız
Köktenci olanlarınız
Daha başkalarınız
Sözde başka olanlara başka bakanlarınız

Sizler de ateşe tapardınız

N’apardınız ?

Otel yakardınız
Orman yakardınız
İnsan yakardınız



Benim ailem ateşe tapardı korkusundan ve yoksulluğundan

Olmaz ya belki sizlerle aynı ateşte yanmaktan!


Sivas’ta yitenlerin anısına…




Emre Gürkan Kanmaz
Kitapçı Dergisi Eylül-Ekim 2013 / Sayı:7

8 Ekim 2013 Salı

Nesneses





 























ayyuka çıktı tümce
çatısı göğnemiş bir çiğdem
nesne seslendi diyeydi

bulduk onu yalazında
esnek bir ikaz eşliğinde
ayet tünekli gecede

sonra şiir sahiplendi
seslerini gerdanına doladı
edebiyat isimli kadının

kitaplarımızı yıkadık
uykumuzun suyuyla
balkonuna astık anlamın


yalnız bulduğumuz
fosseptikle evli
toy bir yaraydı


[ tanrıyla peki aramız niye açıktı


işte nesne seslendi
nesne seslendi
seslendi
nesne
ney
se




Emre Gürkan Kanmaz
Sompla KA Dergisi Sayı:2 Eylül 2013
Psychedelic illustration: Ece Diçmen

4 Ocak 2013 Cuma

Gayet mavi ya da gayet üzgün günce
























GAYET MAVİ YA DA GAYET ÜZGÜN GÜNCE


a) sabah

sabahleyin kahvaltıda
mavzer yedim, panzer içtim
peçetem yoktu, sonra gazetem
ağzımı bir çocuğun
gülüşüne sildim



televizyonu açtım
ip atlıyordu beynim
saç diplerim doluyordu
şoseleriyle yüz bin şehrin
ki kaldı ki
her biri taş eder
her biri
bir özdeyiş
yüreğin parçalanmalara
susuşu sanki

ete iğne sokuşu
sandım
sirenlerin buğusunu

annem müthiş uyuyordu.



b) öğle

bir saat pekala bir izdi
-belki bir ağıt izidir-
yaşıyorum alabildiğine
sıradan bir kibrit gibi
diyorum ve de köpeğimi
gezdirmek isterdim
olsaydı,



taktik gizleyen dünyalar gibi
dünyalar biliyorum içimde


bu arada

annem hala müthiş,,


c) akşam

makaralar sürtündükçe zeminde
olmamışından doğuyor gölgem
ben bu uğurda yemin ederim ölebilirim
çünkü gölgeler eskiden çok şey demekti
şimdi bir merminin gölgesini
hesaplıyor şiir
ağaçların yeşilliği insanların güzelliği
artık ilgilendirmiyor şiiri yazık ki



dilimden küfürden başka ne gelebilir
dilimden meyveler yerine ağırlaşmış kan
tadı, biraz da üzgün oluşumun kodları
dökülüyor
isterdim ki böyle bir şiiri gün ışığına
benim yerime fantastik bir hayal
çıkarsaydı

ama olmadı


insan olduğumuza bir kez daha yenildim


annem
inanmazsınız


b ü y ü k s u s u y o r










Emre Gürkan Kanmaz
Zamansız Dergisi
Eylül 2012 / Sayı : 3

Fotoğraf : Kazuya Akimoto