
Şerbetini elimle döktüm aşkın
Bir çiçeğin başını okşadım
Balina resmine sıkışan suyla
Yıkadım saçlarını Yeşim'in .
1/
Yeşim
Benim olmayan güzellik
Katlayıp koyamam çantama gözlerini
Ama saçları
En azından benim
Önümüzdeki kış , geceleri üşümem .
Esanslı sakızımı bir kenara koyup
Şiire yuvarlamalıyım bilyelerimi
Olabildiğince çocuk olup - kaçıp
Bir dizenin altında saklanmalıyım .
2/
Ah Yeşim !
Sen ve kelebeğin biralı ağzı !
Tenimde mitoz bölünen acıya şahit oldunuz
Bunca yıl , bunca yalnızlık
Bunca geçimsiz yıldızla
S u s t u m
Şimdi konuşuyorum sevgili katre .
Neye inansam / İnsana inanırım ,
Bir aşka , yelkenliye , tanrıya
Neye inansam ?
3/
Kanın kafesini kıran şekere
Hayret etmişimdir
Bu yüzden çayım tek küp
Ruh ne demek ?
Albatrosa sorsam
Cevabını duyar Yeşim
Bir kontrbas kalesinden kaçar zaman
Yaylar gerilir , oklar fırlar
Hedefin tazeliğine süzülür anlam
Ve bir ezan sesine irkilen şehir
Arnavutköy sahilinde kahvaltısına başlar
- Ki , yorgun kedi dışkısına basan ayakkabı kadar diridir şiir ...
4/
Sanırım bu son olacak
Betimlenen aşka dair , bendeki
Öten kuşların giyindiği kanatlar
Sur dibinde / Şaraba boğulan
Umarım son olacak .
Emre Gürkan Kanmaz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder