26 Eylül 2014 Cuma

Çiçek Serbest

Ellerimi doyasıya kaldırdım dünyaya
Hadi vurun beni olası inançsızlığınızla!


1.
Edebiyatın canı cehenneme
Biraz Şeytan okusun, biraz Şeytan

Namaz esnasında selam verir gibi bakıyorum omuz balkonumdan
Ananas tadı alıyorum, sevgime haz giydiriyorum bakışlarınıza üşümesin
Sonra nerde bir çocuk görsem gökyüzü satılık değildir be andavallar diyorum
Ne yazık ki ezanlı bir ülkede pankartlar kadar önemsenmiyor minik çığlıkları

Vaktiyle Jules Verne okumanın nimet sayılmadığı zamanlarda birikiyordum
Biliyordum, ben olmamış bir toplumun çakmak cebine dahi sığamayacaktım
Ve ancak bindiğim otobüslerde elden ele kart geçirenlerden biri olabilirdim
Kontörü bitenler bana işi düşenlerden olup, böylelikle söz konuşabilecektim

Demem o ki, basit bir fiil çekimi kadar para etmiyor artık dünyada itki-yasa
Eylemler diyorum, sizin tabirinizle sütyen takan kız çocuğunu avluda taşlama
Bunun adı düpedüz iman. Peki. Siz bilirsiniz. Tanrı büyük bir sabırla bekliyor
Sizi. Sizleri. Sizin gibileri. Sizden olanları. Size dönüşenleri. Siz. Çürüyenler


2.
Koma demek içsel mi?
Boğazıma kadar ayaz içsem geçer mi?


Geçmez! Geçse, bir semt on dört yerinden bıçaklamazdı hiç kalbimi
Bir nöbettir bence bir bodrum katında pahalı tüm gökdelenleri düşünmek
Susturulmuş akışkanlık, edilgen kimliksizlik, paranoyalar aşk tadında
Doğru. Doğumuna şahit oldum herkesten önce tanrının ölüm düşünün

Dilime eşek arısı dikildi özenle büyütmeye çalışıyor cici anneler, teyzeler
Cüzdanıma bakıyorum. Cüzdanımda takımyıldızlarından başka bir şey yok
E durmadan da çalışıyorum. Servisle bin üç yüzüncü kez eve yeni geldim
Her şeyi saymam, dosyalamam herhalde edebiyatın bana sağlam cezasıdır

Ne duruyorsunuz? Vurun! Silahlarınızla. İlâhlarınızla. Otomatik ne varsa!
Sizden mi korkacağım? İşte bakın, ellerimi doyasıya kaldırdım dünyaya
Nasıl olsa hiçbir zaman dilimine kabul etmeyecek beni öz tarih bilimleri
Esneyen bedenime kurşunlarınız biterse korkmayın abiler. Çiçek serbest!



Emre Gürkan Kanmaz

24-25/01/2014
Yoz Fanzin sayı 2
 Psychedelic illustration :Lukas Brezak 





22 Kasım 2013 Cuma

Ateşe Tapanların Şiiri




















Babam ateşe tapardı korkusundan
Kırk derece yanardım bazı geceler yatağımda
Sabaha kadar sirkeli bezle alnımda eli
Hastalandığımda bilirdim hiç uyumazdı
Babam ateşe tapardı korkusundan

Annem ateşe tapardı korkusundan
Ay sonuna kadar yeteceğine kafa yorardı tüpümüzün
Ocakta hep en sevdiğim yemek makarna
Patates kızartması da isterdim, hiç kızmazdı
Annem ateşe tapardı korkusundan

Ateşe tapan bir de kardeşim var sormayın
Kış vakti üşüyeceği için geceleri yatağında
Çünkü kömür bir çocuğun sandığından çok pahalıydı
Ama üşüdüğünde bilirim hiç belli etmezdi

Yani biz, ateşe tapardık korkumuzdan ve yoksulluğumuzdan

Sizler de ateşe tapardınız

Irkçı olanlarınız
Köktenci olanlarınız
Daha başkalarınız
Sözde başka olanlara başka bakanlarınız

Sizler de ateşe tapardınız

N’apardınız ?

Otel yakardınız
Orman yakardınız
İnsan yakardınız



Benim ailem ateşe tapardı korkusundan ve yoksulluğundan

Olmaz ya belki sizlerle aynı ateşte yanmaktan!


Sivas’ta yitenlerin anısına…




Emre Gürkan Kanmaz
Kitapçı Dergisi Eylül-Ekim 2013 / Sayı:7

8 Ekim 2013 Salı

Nesneses





 























ayyuka çıktı tümce
çatısı göğnemiş bir çiğdem
nesne seslendi diyeydi

bulduk onu yalazında
esnek bir ikaz eşliğinde
ayet tünekli gecede

sonra şiir sahiplendi
seslerini gerdanına doladı
edebiyat isimli kadının

kitaplarımızı yıkadık
uykumuzun suyuyla
balkonuna astık anlamın


yalnız bulduğumuz
fosseptikle evli
toy bir yaraydı


[ tanrıyla peki aramız niye açıktı


işte nesne seslendi
nesne seslendi
seslendi
nesne
ney
se




Emre Gürkan Kanmaz
Sompla KA Dergisi Sayı:2 Eylül 2013
Psychedelic illustration: Ece Diçmen

4 Ocak 2013 Cuma

Gayet mavi ya da gayet üzgün günce
























GAYET MAVİ YA DA GAYET ÜZGÜN GÜNCE


a) sabah

sabahleyin kahvaltıda
mavzer yedim, panzer içtim
peçetem yoktu, sonra gazetem
ağzımı bir çocuğun
gülüşüne sildim



televizyonu açtım
ip atlıyordu beynim
saç diplerim doluyordu
şoseleriyle yüz bin şehrin
ki kaldı ki
her biri taş eder
her biri
bir özdeyiş
yüreğin parçalanmalara
susuşu sanki

ete iğne sokuşu
sandım
sirenlerin buğusunu

annem müthiş uyuyordu.



b) öğle

bir saat pekala bir izdi
-belki bir ağıt izidir-
yaşıyorum alabildiğine
sıradan bir kibrit gibi
diyorum ve de köpeğimi
gezdirmek isterdim
olsaydı,



taktik gizleyen dünyalar gibi
dünyalar biliyorum içimde


bu arada

annem hala müthiş,,


c) akşam

makaralar sürtündükçe zeminde
olmamışından doğuyor gölgem
ben bu uğurda yemin ederim ölebilirim
çünkü gölgeler eskiden çok şey demekti
şimdi bir merminin gölgesini
hesaplıyor şiir
ağaçların yeşilliği insanların güzelliği
artık ilgilendirmiyor şiiri yazık ki



dilimden küfürden başka ne gelebilir
dilimden meyveler yerine ağırlaşmış kan
tadı, biraz da üzgün oluşumun kodları
dökülüyor
isterdim ki böyle bir şiiri gün ışığına
benim yerime fantastik bir hayal
çıkarsaydı

ama olmadı


insan olduğumuza bir kez daha yenildim


annem
inanmazsınız


b ü y ü k s u s u y o r










Emre Gürkan Kanmaz
Zamansız Dergisi
Eylül 2012 / Sayı : 3

Fotoğraf : Kazuya Akimoto

27 Kasım 2012 Salı

Şehre Şiir





























Dinle denizi
Dinle rüzgarı dinleyen denizi
Dinle devinip dinleyen rüzgarı dinleyen denizi ...

                                                                                       ALOVA



Şehri de dinle
Denizin içindeki
Balığın içindeki
Kafanın bilhassa

Tütünün içindeki
Duman mesela
Bu bir şehirdir
İçinde yaşayan
Ciğeri tüketir

Selamın içindeki
Çekirdeği yutup
Kalbe tükürmektir
De şehir
De bunu olmaz mı

Şehri önemse
Şehri durula
Gözünün nurunda
Büyüyen suyla


Uzaktır şehir
Yakındır şehir
Tenindir rüzgara


- Bunu sakın unutma -

Gidemediğin
Kalamadığın
Henüz olamadığın
Yerdir şehir




 Emre Gürkan Kanmaz
 Psychedelic illustration : Vivian Lin
Kalem Dergisi Sayı 10 / Eylül - Ekim 2012

11 Ekim 2012 Perşembe

Ölüm ve Ötesi



 























Ölünce
Gökyüzünün sakızı
Bir kuş gibi

Ne olacak

Ilık suyla yıkanırken
İç geçmesine benzeyen
İnsan sızısı
Hani sürelik yaşayan

Ölünce
Sessizlik kadar
Susadığımıza

Mı kavuşacağız




Ölünce
Yavru bir tanrı
Miladına

Doğacak




Emre Gürkan Kanmaz
Psychedelic illustration : Eric Lacombe

26 Ağustos 2012 Pazar

Düşsel Sayıklamalar





Düşsel Sayıklamalar

OLMAMIŞLIK ÜSTÜNE YANILSAMALAR BİLDİRİSİ

madde 1 /

Bir birey , olmamışlığını kendi seçmeli , en azından kendi seçemiyorsa bile
bunu denemeli, deneyemiyorsa eksikliğinden doğmalı eksilen ruhu.
Kenidini ilk başta olmamış hissetmeli. Kendine o zaman bütünleme
gereksinimi duymalı .

madde 2 /

Bir birey, hangi nedenden ddolayı kendini eksik duyumsar? Doğarken
eksildiğini bilmediği için kendini yetişkin olduğunda tastamam
duyumsayabilir; çünkü ilk başta aklı kendini tastamam duyumsar, bir bütün
olarak ele alır varlığını. Ancak bu durum -doğaldır ki- tabula rasa*
felsefesine taban tabana zıttır . O yüzden bir birey ya da her birey, kendini
vicdanının adliye koridoruna taşımalı. Orada karşılaştırmalı eksikliğini .

madde 3 /

Zaman içinde bütün taşlar yerine oturmalı, birey başladığı her legoyu
bitirmeli . En azından bitirmek için uğraş vermeli. Son nefesine dek en
gerçeği bulmak için uğraşmalı. Farklı farklı yollar seçmeli, bilmediği
limanlara vurmalı kendini. Ancak o zaman tek gerçek için geriye yalnızca
tek bir gerçek yol kalacaktır bireye. Kendine gitmek için kullanacağı, belki
de kilometrelerce mesafe katedeceği tek gerçek gerçek yol .

madde 4 /

Hal böyle olunca engellerin, setlerin çoğalma evresi başlayacaktır . Kimi
zaman bireye nefes almak bile aykırı bir şeymiş gibi gelecektir . Bireylerin
kendilerinden sürekli sıkılmalarının birinci tekel nedeninin bu olduğu
kanısına vardım. Bu durumun açıklığa kavuşması için deneyimlerimden
yola çıktığımı belirtmeliyim .

madde 5 /

Acı çekmek için cinsiyete ya da türe gereksinim yoktur. Herkes ya da her
canlı kendine kotarır acıyı, bazen olduğu gibi sevilir, bazen nefret edilir acı.
Yeryüzünde nefes alan ve nefsine karşılık, metabolizmasına yenik her canlı
form, yaşamının belli başlı dönemlerinde acıya tabi tutulmuştur. Hatta bu
konuyu nesnel olarak irdelemem gerekirse, dünya bile kendi eksikliğinden,
kendi olmamışlığından, kendi acısından doğmuştur. Kendi yanılsamasına
her zaman öz kardeşiymiş gibi davranmıştır.

madde 6 /

Evrende bir bütün olarak ele alınan her nesne aslında yüzbinlerce (belki de
sayısız) küçük parçacıklardan oluşmuştur. Bilim bunu kanıtlamıştır zaten.
Birey örneğin; nefes alabilmesi için sırf, milyonlarca kendine benzeyen
parçacıklardan oluşmuştur. Olmamışlıkta bütün olamamanın özünde doğar
bu nedenle.

madde 7 /

Bu bildirinin yazılma nedeni apaçık ortada. Öznel ya da nesnel, objektif ya
da subjektif; sonuçta bir nedeni var. Olmamışlığı anlamaya çalışmak ve
üstüne gitmek ısrarcı. Bütünlemeye çalışma uğraşı ritüel olarak.

madde 8 /




İşbu maddelediğim düşüncelerin bütünü olmamışlık üstüne yanılsamalar
bildirisidir.


Emre Gürkan Kanmaz


Fotoğraf : Marianna Di Ferdinando

2007 / İstanbul

Şair Çıkmazı Dergisi Sayı 29 / Temmuz 2012

* Boş levha felsefesi.