30 Haziran 2009 Salı

Kayıp süzgeç



zamana ...


Muzu kabularıyla ez
-ki
Tadından yensin


0/

Çocukluğumdan kalan
Bir buzdolabı kapısına yaslanış
Sırtımda ter bezi
Al al olmuş yanaklarım
Top oynamışım sokakta
Boğazım şiş
Bademciklerim anarşist
Kahrımlayım
Ama çocuk .
Tecrübesiz bir balet gibi
Ayağım acıyor

Annem duyarsa fena olacak
Mutfak balkonunda komşu teyzenin
Bakışlarına saksı devirdim


/ Nereye saklansam sığmam
Kaburgalarım kadar kırılgan sesim var /


1/

Mavi ceketiyle sürmenaj olmuştu yaz
Görüp görebileceğim sarsılan evlerdi
sessiz
bi' başına
Altıpatlar heybetine güvenen kuzenim
Dondurma çalmaya gitmişti
Sular vardı
Bir şiire çok gelen
ve taşıran

Ben yemedim
Valla yemedim
Annem kızar dedim
Ama dilim damağım
Kuşkusuz bir çığdan koptu

/ Hiç olmazsa şapkam görünmesin
Bir gökkuşağı bulsam , bulunmasam /


2/

Annemle gitmiş
Ateş kızılı imtihan
Kemiklerimi bilemek kadar zor
Aşkı anlamak şimdi
Misketlerimin
Kayboluşundan hızlı
Zaman ya bu
Herşeyi bilir ya bu
İşte herşeyi tüketir

Üst üste dizilen günlerin sonunda
Tanrıdan korkmasam
Altıma işerdim

Korktuğumdan değil !


/ Acıktım
Gidip kendime tost yapayım
Sonra ölürüm /


3/

Anneme söylemedim
Ama o biliyordu
Ben inadına sevemedim insanları
külleri ve kültablaları
Bir tencere makarnayı
Vitamininden ayıran
Bakır süzgeçleri

Kaybaloanbirbenliğimesela


Emre Gürkan Kanmaz
anafilya / 97 / 2009

29 Haziran 2009 Pazartesi

Yanaklarımda kayıklar yüzerken


Dünya yüzüme tükürdü
Şarap kokusu geldi burnuma

. . .

Niçin ağlamayacaktım bilmiyorum
Niçin içmeyecektim kadehten
Tükürük rengi kırmızıyı ?

Ayaklar altında ezilecekti üzüm
Gülümseyecektim
Yanaklarımda kayıklar yüzerken

:)

Ama

n a s ı l o l d u y s a
Dünya yüzüme tükürdü

Ben de
Çekirdeğini tükürdüm öfkenin
Tükürük rengi kırmızıyı

Burnuma çok sonra
Keskin bir koku geldi


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Beceriksiz


Ben çamaşır asmasını bilmem
O yüzden buruşmuş gönlüm
Kurumaya bırakılmış
Naylon ipte

Ben gözlerine bakmayı bilmem
O yüzden çığlar düşüyor yüzüme
Kırılıyor
Sarkıt dudaklarım

Bir de

Sayı saymasını bilmem ben
O yüzden
Zaman benim
Çocukluk arkadaşım


Emre Gürkan Kanmaz

Kıyı Dergisi/ Kasım-Aralık 2009

En gerçek evrim


Gerçek evrim
Betonu delen papatyadan başlıyor

Susmak adına büyüyen gövdeler için

Bir gece ansızın
Vuruyor ışık

Testili suya


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Yama


1 /

Suyunu çıkarırken dilin
Kopyalanıyor ağzında dua

. . .

Kendime bölüyorum
Dudağına değen ekmeği
Biraz tuzu biliyorum sonra
Biraz reçeli
Biraz seni

Katık ediyor geceyi
Rakıya gömülü parmaklarım
Tırnaklarım ne de çabuk uzuyor

. . .

2 /

Ağzının içini ört
Işık vuruyor mağarana

--dilini çıkarırken dilim
Başkalaşıyor ağzında


yavruağzıyama


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Al yanaklı kırmızı


Olumsuz tanımlamalara gebe zaman sıçramasında
Malta eriği tadını dişlerine mühürleyen kedimle
Kalplerin trafiğini ezbere koyulmuştuk ağır aksak

Ezilmiş kaldırımın şapkasına tükürdüğümüzde
Bozuk para sesiyle akşamın iniltili selamıydı
Başımız gözümüz üstüne sürülen rimelsizlikte

Anneleri babaları bindirmiştik beyaz atlı otobüse
Tüy yumaklarını mart aylarını doyurmuştuk sütle
Kesilsin diye savurmuştuk topuğuyla gölgemizi


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Kendince


Sevgili düşüm
Şiirin yüzüne işeyen gözyüzüm

Toprağın gözüne batan
Güneşe kızma sakın

O da kendince
Dünyayı güzel biliyor

. . .

Sevgili düşüm

ş i m d i

Mavilenip açıver
Bilinmeyen sırrını


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

21 Haziran 2009 Pazar

Buluş


Ne yaptımsa olmadı .

Önce renklerden kaçtım
Baktım
Kaçtığım kadarı
Siyah

Sonra kuşlara çattım
Kanatsızlığıma
Geç olmadı
Yeryüzünü anlamam

Yemeklerin en güzeliydi açlık
Üstüne bir fincan kahve içtim

Şakaklarıma abandı zaman
Saçlarım uzadı

Susmanın
Kamsutra olduğunu -
Da
Öğrendim

Ne yaptımsa olmadı
Yeniden başladım


Emre Gürkan Kanmaz

16 Haziran 2009 Salı

Bildiri


küresel felaketimiz için ...



değişiyorum
ama iki yüz bin yaşındayım

. . .

değişiyorum
dünyanın bitiminde

değişiyorum
nefes alamadığım için

değişiyorum
tat alamadığım için

değişiyorum
yozlaştığım için

. . .

ve değişiyorum
utandığım için


Emre Gürkan Kanmaz

Harita


Bir harita düşün
Ucu bucağı yok
Dizeme sığan

Yolları
İnsanları
Ölümleri
Düşün

Bir harita düşün
Kırılgan şiirlerin
Ve tanımsız aşkların
Pembe panjurlu evi

. . .

Bir harita düşün
Sakladığımı da .


Emre Gürkan Kanmaz

10 Haziran 2009 Çarşamba

Veranda


Avcumu içime döktüm
Sözcükler ıslattı her yeri

. . .

İmlasız organlarım
Anlatım bozukluğu ile beslenen kanımı istemezken
Şiir yazmaya çalışıyorum

Ortada ne fol var ne yumurta
Ne yol var ne araba
Ne sol var ne dava

Ortada ben varım
Bir dizenin verandasında

. . .

Avcumu içime döktüm
Kustum sözcükleri her yere


Emre Gürkan Kanmaz

Vazo


Oturmuş masada düşünüyorum
Kültablası var karşımda ama dilsiz
Bazen kafası karışık ve dumanlı
Anlıyorum susmamı istiyor

Hem konuşsam ne anlatacağım
Kendimi bile korkutamam - ödsüzüm
Sözlerin içi bayat bir çayın aynı
Tatsız tuzsuz bir öykü başlangıcı

Daha birçok şiire konu olan şu masa
Bir vazgeçebilse tahtalığından
Herhalde vazgeçebilirim tahta kuruluğumdan

. . .

Oturmuş masada saklanıyorum
Beni vazoya benzetsin hayat


Emre Gürkan Kanmaz

Yansıma (Yusufçuk )


Güzel olan herşey
Bir yusufçuk kadar güzel . . .


Emre Gürkan Kanmaz

8 Haziran 2009 Pazartesi

Bir soru trafiğinde kaza


Bedevi bir biblo
Ne hisseder
Kırılmamışsa daha ?

. . .

Söz bilemek yarışında kuşlara özenen insan
Ağustos boyunca matrak bir gülümsemenin ortasında yaşayan
Ağustos böceğine
Karın ağrısı yaşattı
Karınca bi köşede zamana çalışıyordu

Ve
Bütün bunların dışında
Bir metafizik öğesi olan aşk
Sırnaşıp duruyordu

. . .

Bir biblo , bedevi
Kırılmışsa
Ne hisseder daha ?


Emre Gürkan Kanmaz

6 Haziran 2009 Cumartesi

Eminim


Daha önce
Daha bilindik
Pek daha eski
Yaşlı ama genç
Bir zamana ait
Bu şiir

/ İçinde aşk var /


Emre Gürkan Kanmaz

Dilin kemiği neden yok ?


şu insanoğlu
sözcükleri giydirmesini seviyor
kat kat sarıyor üşümesin diye dil
sonra ne hikmetse
birden eriyiveriyor
şiirin asidine düşen kemik


Emre Gürkan Kanmaz

Hesap günü


Ben yalnızca doğruları söylemeliyim


. . .

1/

Kuşları ben vurdum .
Petrolü deniz diye yutturdum .

2/

Faturalar ödenmek içindi
Hepsini "Naylon" lara sardım .

3/

Meyhanede arkadaşlarla
Kadeh bulamadık , namludan içtik .

4/

Kütüphanelerce kitabı
Müzikli kutuyla takas ettim .

5/

Evlilik güzeldi
Yatağım yabancı değildi .

6/

Zamanı şekillendirenleri
Zamanla suçladım .

7/

Ağacın dibine ( de ) oturdum
İyi ki Newton değildim .

8 /

Biri olmalıydım elbet
Hepimiz gibi .

9/

Ağzımı bantladığım oldu
Aslında fermuardı .

10/

Çok yalan söyledim
Aynalar şahidim .


. . .


Hepsini ben yaptım
Bizim suçumuzdu .


Emre Gürkan Kanmaz

5 Haziran 2009 Cuma

Meleğin ... zamanı


Mendilde bir boşluk olur ağlasan
İnan sınıflandırılamaz temaşa buhranı
Ve körkütük anıların verandasında
Sızan bir akşam üstü kimliğidir sesin

Elbet tanrı vardır kötü olmanı istemez
Tuşlu çalgılar mezunu şeytana inanma
Bırakırsın öfkeni istesen bir başkasına
Boşluğundan sızanlar olur anlasan


/ ç ü n k ü /

Bir korsan vakası bu şehrin dibinde
Sineklerle sevişen fareler (de) vardır !

Emre Gürkan Kanmaz

4 Haziran 2009 Perşembe

Sismik


Dünyanın bütün seslerini ezbere bilen şiiri yazabilsem
Buruşmuş bir kediyi öperek uyandıran yağmurun altında
Mavralara inat kanıksadığım düşlerini tanrının

. .

Heyhat .. ! Hangi şehrin sevgilisidir bu hüzün ?
Kuyular kazmak , taşlar yemek , yer gök arası derken
Dondurucu şakakları sollamak mermere benzer !

. .

Bildim . Serseri nilüferlerin geçitidir yüreğim
Bildim . Kaç yanım büyümeyecek , eksik efsun
Kara bir tohum devşiriyor dönence miadına

. .

Sevincin asma katlarını parselleyen kızıllıkta
Artık iplerini kemiren perileri çözmeliyim


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Harita


DO : Sessizlik çağrısı
RE : Ayçiçek duası
Mİ : Çizgisel ve dünyalı
FA : Sonsuz tümce
SOL : Tanrı katı
LA : Değeri olan hayallerin yüzü
Sİ : Despot melodram
DO : (K) ara tekrar


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

2 Haziran 2009 Salı

Hoyrat ya da sığınılan yalanlar çözümlemesi


Kahreden.Kahreden kim bu
Doğayı hallaç pamuğu gibi kıyasıya
Ve aldırış etmeden kelebeklerin
Mesaj kaygısı gütmeyen hayatlarına ?

Ey yazılmayan.En yazılmayan
Çekirdeğin kordonlarını çekme
Her yer kan içinde olsa da kan gerekli
Her beyin çalışmıyor artık bu zamanda

Terkeden.Terkeden kim bu
Tanrıyı.Sanki kendisini tanıyormuş ?
Ki insanoğlu fazla yaradılış
Altı üstü beş metrelik yanılsamada.

Ben nasıl kötü bir terziyim
Acıları ilmik ilmik dikiyorum tenime
İğneler vardı batmadı saydamdım
Belki gerektiği yerlere dokundum

/2/

geceye gömülsem ne iyi olurdu : gergin *


Sevgiden.Sevgiden kim bu
Gözlerini acilen kamaştırabilmiş ?
Aslen alevler içine gülebilmek
Yanmadığını gösterebilmektir derini . . .

Hani buruk bir iç çekiştir nostalji
Salaş bakışların tayfunuyla
Dünya mekan savaşlar başlar
Önce insanı bitirir bu kuralcılık

İnkar eden.Diktatör dilenci
En mükemmel sonucu oku bize
Uzaya nasıl çıkacağımızı öğrendik
Ama henüz toprağı terketmedik !

Bencileyin bencillik revaçtadır
Üstelik hala kendi bacağından asılmak
Bir tragedya ürünü vicdanların
Üzerine hiç kanaviçe örtmeseydik

. . .

Ve filmin bu sahnesinden
Önemli bir repliği kaldırmış olurduk .


(* BAKİ AYHAN T./YILDIZ AKIŞI)

Emre Gürkan Kanmaz
3/4/9 İstanbul

1 Haziran 2009 Pazartesi

Zan


Dünyanın bütün seslerini ezbere bilen şiiri yazabilsem
Buruşmuş bir kediyi öperek uyandıran yağmurun altında
Mavralara inat kanıksadığım düşlerini tanrının


Emre Gürkan Kanmaz

Seçim


ateşi seçen yel değirmeni
elinin tersiyle itti suyu
balıklardan korktu
başkalaşan koku

soyut bir elmaydı
azalan kırmızı

dudakların basamağında
çözülen bin bağcık
toplanıp bir ayak ediyordu

Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Elimden gelmiyor


elimden gelse
dünyayı değiştirirdim
yanlış olan ne varsa...

elimden gelse
şiire giderdim
sabah ilk otobüsle...

elimden gelse
aşkı öğrenirdim
ruhumu saçından sevmeyi...

elimden gelse
iyi öpüşürdüm
dudaklarımı bilerdim...

elimden gelse
gölgemi delerdim
mecnunu deviren dağı...

elimden gelse
doğruyu seçerdim
yanlış olan ne varsa...

elimden gelse
elimden gelse

iyi adam olurdum...

Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Belki hevestir


Bir kapsülün içinde çürüyüp gitti rüyam
Sıkıca tutturulmuş gölgesinden , bir hayli ağır
Savunmasızca inanç aranırken sokak lambalarıyla
Ve bilmişlik mutfağında pişiyordu cevapsız bulgur pilavı

Ben büsbütün filmler izlemeye dalmıştım
Sekansları yetişmeyen sahnelerin komikliğine
Cızırtı olur arada derken nasıl bitiyor sigaram bilmem
Asparagas sevişmeler butiğinin kapısında seslenerekten

. . .

Hiç işte heves , haydi dolmuşa bin git gezegen gezegen
Mavi kravat , güneş gömlek , aynı serbest bir tavırla
Bitli kafaların özentili beş çaylarına teğet geç
Zaten bulamazsın kattiyen yiten toy aklı

Madem matematik kimya ve yerçekimsiz fizik notlarımla
Hiçbir yere gelemiyorsam bu dünya yanılsamasında
O zaman at koşturma vaktidir dük olmazlarınızı
Tefecinin birine satın eğer borcunuz yoksa

Emre Gürkan Kanmaz