20 Ocak 2012 Cuma

Ben bu şiire isim bulamadım

Nedenini bilmediğim sanrılarım yüzünden kendime şükürler olsun ..!



1/

Manik depresif kuşların kucağında doğan şehrime nasıl bağımlıyım
Bilemezsiniz,
Balgam yeşili şiire ara vermeliyim diyorum her seferinde.
Yorgunluğun hat safhası sokağın adı artık safra !
Sofra kuruyorum yalnızlığıma, kırıntıları da yere dökmüyorum …

Boğazımı acıtıyor nefretim, yemin ediyorum bu büyük bir öksürük
Mağazalar açılıyor; indirimler, kuyruklar akıyor kalbime
Buyrukların doyurganlığı ya da ekinoksuz düzlemler cüzzamlı
-Sararıyorum-
Hakemlerin anası bacısı vardır etmeyelim eylemeyelim beyler,



2/

Saat 01:51 . yatmalıymışım, saat söylüyor
Sigaramın başında nöbet tutmalı mıyım bu gecelik ?
Yarın yine iş yine kalabalık yine spesifik
Epilepsi yarar mı bacaklarım uzamasa da umumiyetle ..?

Memnuniyetle.

Sizleri mutlu edecekse köprüler de benimle intihar etsin
Yavuz Çetin’le biberli blues’un keyfini çıkartalım
Aslında fil adam insan, onu bu hale getirenler değil tabi
O ne güzel bir sekanstır bitmez metraj filmde !..









Tohuma kaçıyor huylu hislerim, tüylendiğini de gördüm çoğu kez …



3/

Kaldığım yerden devam ediyorum hiçliğe ne güzel
Bir hayal düşlemenin ötesi midir sessizlik, kim bilir
Klavyemde süzülmüş nefsi
Kin değil o tin : Evreka !..

Bulamaç.

Olamaz demediğim için oluyor herkes
Herkes duruyor bir ağacın altında gibi
Bir meyvenin afişinde boy gösteren renkleriyim
Bir çöp oluyor ama sonra her şey
Dünya dahil !..



4/

Sayfiye yerlerinden öpüyorum güneşi siz bunu da bilemezsiniz,
Tanrıya kediler köpürten inancım da mevcuttur
Mahlas derseniz iflasımdır söyleyeyim baştan
Nasıl doğrum kimsesiz, öyle ölürüm diye düşünüyorum gülücükle …

Bitecekse ;

Bitsin değil mi
Uzun bir kış gibi kuşlar
Hani şu manik depresiflilerden
Şehir doğurtanlar, rüzgar yanıltanlardan
Bitsin değil mi bazen
Şiiri bitimi gibi en insancıl duam …







Emre Gürkan Kanmaz
19 – 20 Ocak 2012
Psychedelic illustration : Emma Livingstone


9 Ocak 2012 Pazartesi

Organizatör omurganda şeffaf partime dair ...

Yine cinnet geçirir tabiatın
Yine sen varsındır şiirin içinde …



1 /

Bir çatlaktır aşk, eminsindir kalbinden
Memelerinden taşan trafikler biliyorum;
Zarif ve tıkalı …
Bir an anason kokar ortalık yerinden
Ağlayan dudaklarımız, hatrını kıramıyorum.
Maruf hep ilk afakan !



Bak böyle olmayacak en iyisi aldıralım kelimelerimizi
Ağaçlarımız yanacak, büyük toprak parçası ellerimizdir.
Organizatör omurganda şeffaf bir partidir izli düşüncem
Kime selam vereceğimi inan bilmiyorum ben böylesizken …


2 /

Yarın, bir kez daha öldürmeyecek sevgilim
Yani yarın, donuna kaçırmış çocuğun yediği dayak !

Ve yarın yani nasıl söylesem bilemiyorum
Kırılmış kaburgamda kaşınacaksın ha bire …



6-10 Ocak 2012


Emre Gürkan Kanmaz
Fotoğraf : Yves Lecoq


Ay yağmurunda doğurmak

Çıkardım evrak çantamı gibi
Bit top kağıt hamuru yüzümle
Sana mürekkepsiz seslenmeden
Yeni dönmüştüm yağmuru sor

Sallantısız filmler kerpiçtenmiş
Müzik çalarımdan çalabilirsin
Bir akşamüstü yanılgısı şarkımı
Nasılsın, iyi olamaz mıydın hiç ?

Tut ki hipnopedik sorunsalım
Tut ki bir bulutu öldüremezdim
Tut ki toplumun en adi salvosu
Tut ki düşmesin elinden kendim

-Ay yağmurunda doğurmaktı-
Sana bilmemkaçıncı yüzyılımda
Uzun bir içsizlikle bildirmiştim
Ojelerimi kazıyamadın yüzünden

Şimdi bir sigara daha yakmaksın
Düş boyutlu hayatlar yıkmaksın
Haikulardan gerdanında hayatım
Tenine yapışmış apadi bir lekeyim




Emre Gürkan Kanmaz
Fotoğraf : Yves Lecoq

6 Ocak 2012 Cuma

Şiirin tanrısı ya da aynadaki ruj lekesinin otobiyografik yalnızlığı için deneme



Soslanmış bir yalnızlığın içine sürüklenirken
Etine dolgun her yaprakta görülebilen vasat kimyanın
Tok sesleriyle ünlü sokaklarına kurşunlarıyla bağlı
Bir makineli tüfek kimliğinden sıyrılabilmiş,
Ve aynadaki ruj lekesi gibi
Otobiyografisinde çatlaklar oluşan çılgın nesline kayıtlı
Sadece ufak bir lekeye benzemektedir
İçimdeki şiirin tanrısı.
Gayet alıngan algısı
Biraz beyinsizlik kurbanı salgısı dolayısıyla
Parmaklarını kırdığı düşüncelerinin üzüntüsü
Şu an bir çocuk nasıl ağlatılıyorsa dünya üzerinde
Öyle ağlatıyor maalesef kendisini,
Kimilerine göre hayatının saçmalamaya programlı oluşu
Naif bir his ya da nitelikli bir dize yaratamayışına neden olduğu gibi
Kimilerine göre de fazlaca günümüz ozan anlayışına metod yoluyla
Tamamen uyuştuğu için mutlu bile sayılabilir esasen.
Tabi bazen de şöyle olacaktır ;
Gürültülerin sonsuzlaştığı anların en güzeliyle
Blues keyfiyle haykıracaktır
Bir böcek gibi
Ölmek istemiyorum diye …





Emre Gürkan Kanmaz
Psychedelic illustration : Gee Greenslade






4 Ocak 2012 Çarşamba

Kışa ilk şiir

{kısın askısından düsen kırmızı atkıydın}

Onur Caymaz

yetkindi
karanlık
sokagımıza sinen
çimensiz karda

üstelik siiri yazın ortasında yazıldı

bir meleke ortasından güldü yangınıma
ortasında ölünen
tekinsiz hayatıyla

sonra kısa
ilk siiri yazma hevesi
soktu iste beni
yavan bir açmaza

yarın mesela
sabahın kör sabahında
magaza açmak gibiymis

bir atkıyı renginden bogdurmak Kafka'ya





...

{kısa ilk siiri bu yaz ben yazdım}


Emre Gürkan Kanmaz

Hayal Bilgisi Dergisi  Ocak - Subat 2012 / Sayı : 6