21 Aralık 2009 Pazartesi

Tetik şeker


Ateş edesi var geçmişin
Saymak istemiyoruz
Ruh deliklerini

. . .

Kirlendi bez
Sildi aklımızı
İs doldu

Dahası
Bunaltıcı
Buz sıcağı

Soydu
Ve oydu
Pişmanlık

Keşke
Keşke olmaktan
Öldü asıl

Bir yandan
Köpürürken Aras
Korktu

(Yıkansa
Geçmez
Demiştir)

İnsanın
Yatacak yeri olmadığı-
Doğru mu ?

. . .

Geçmişin ateş altında
Zamanı suçluyoruz
Ne güzel




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf :Wojciech Grzanka)

15 Aralık 2009 Salı

Anne şey ...


Anne çişim geldi
Anne karnım acıktı
Anne yoruldum

Anne korkuyorum
Anne zorlanıyorum
Anne yoruldum

Anne çok mutluyum
Anne karnım ağrıyor
Anne yoruldum

Anne ağlıyorum
Anne ağlama
Anne yoruldum

Anne gidiyorum
Anne varamadım
Anne yoruldum

Anne hayat bu
Anne ölüyorum
Anne yoruldum




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Marc G.)

Sus payı


Bir feryat : Portakalın sivilcesi patladı
Sürdüm elime yüzüme , koktum geceye
Bıçak , bileyen gözüme değdi . Su yankısı

Bir gazel : Pencere macununu bile sever zaman
Kaç kişi çeker , kurtaramaz marduk dilimi
Potalarca ölüp , posalarca bezenenim . Yalan

Bir resim : Kuyruk acısına soyunandır güzel
Burun kıllarından tanırız evhamlı çekirgeyi
Harfi harfine tenimizdir , şiirin . İsterik ecel




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Maya Altınorak)

Etkiler


Sesin düğmelerini çözersen eğer
Göğsünde koca bir yarık görürsün

. . .

Pınarların , hakikatların elekten geçtiği
"Sıcacık çorba tüter , sevincinden ağlarsın " zamanı
Şiirin köşebaşları tutulur , kedileri toplanır
Ve hep bir ağızdan insanı oluşturmanın hazzına varılır .

Evreka ! Ben şimdi çakmak taşlarını yerken
Buldum resmini ruhun
Işıklı kelimelerin yontulduğu tanrıda yüksünen .
Bir tabu , çocuk naniği evrenin
Masa başı işini geciktiren şairdir . Anlaşılır . . .


Top mudur , tüfek midir aşk ,
Boyuna vurulalım , kanın gölgesine kanalım ?

. . .

Sesin düğmelerini çözmezsen eğer
Göğsünün , gizlediğin yarığı görürler






Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Daniel Ross)

Gizli resmin tasviri


Aşktan
Ne çalabilir
İnsan

. . .

Liman :
Böylelikle kuşe kağıt

-

Limon :
Ağzın kayıp sokağı

-

Leman :
Kadın ve daha kadın


. . .

İnsan
Ne saklayabilir
Aşktan




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : A.Brito)

11 Aralık 2009 Cuma

Bunlar olmalı mı gerçekten ?


Öptüğünde dudağı bir tarafımı
İşte o tarafım böğürtlen kokmalı !


. . .

Sokmalı
Beni
Yerin dibine
Güneşten kopma
Bakışları
Bilmemnesokağındadizlerimdentutup/alaşağı
Tamam olmadı vurmalı
Namluyu tıkmalı ağzıma


Tutkalla tutturmalı
Ömrümden başlayıp
Tutkumda sonlanıp
Bir duvara
Sonra öbürüne
Büstleri kıskandırmalı

Herkesin içinde
Çocukmuşum gibi
Kıyasıya azarlamalı
Ağlamam gelene kadar
(Çişim gibi)
Bağırmalı
Yetmez bilirim
Tokatlamalı da


Ben kimseziler yurdu gibi çokçayım
Herkesi barındırır bu köhne aklım
Tek çare eğer buysa
Kapıya kilit vurmalı
Kapatmalı beni


. . .


Sevdiğine inanırsam
O zaman adına aşk denilen eziyete
Katlanmalı !






Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Yuri Bonder)

Yalan tabi


Yalan bir çöl bitkisidir
Ne kadar kök saldığını gizler

Su istemez
Gün ışığı asla

Varlığını korumaktır bütün işi
Ağızlı kumda




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Mert Önengüt)

Suları sözlemek


Suları sözlemek
Coğrafyalara özgüdür

Kasımpatılara
Değirmen taşlarına

. . .

Suya sözleri döküp
İyice karıştıran
Zaman / dır / Kimdir ?
Ne anlarsa su bundan
Kendine karışır

Ama .

Suları sözlemek
Yusufçuklara özgüdür

Bir şaire değil !




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Lúcio Neto)

Ses nasıl yenilir ?


Dövüşmek gerekir sesle
Yendiğimiz vakit
Şiire varılır

. . .

Bütün pizzanın dilimlenişinde kokan ses
Her ne kadar cazip gelse de kulağa
Tadının bozulduğunu saklamaya çalışır

Bir dalga kırılırken güne mesela
Bir otobur heyecan demlenirken makilerle
Gürültülü yüzünü istesek unutabiliriz

. . .

Nakavtı gerekir sesin
Yendiğimiz vakit
Lokavtımızdır




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Seth Siro Anton)

8 Aralık 2009 Salı

Kaçın ordan !


Kaçın ordan
Gürültü geliyor, gürültüyle
Mordan
Bir çiçeğin tenindeki kordan
Kaçın ve saklanın

Çağrılmayın karakoldan
Akordeonları boğan siz olmayın
Gemilere binin
Gondollara
Kaçın ordan

Kaçın ordan
Şiir amaçlı, sırma saçlı
Sevgiliniz yoksa sebeplenin köşesinden
Şosesinden anlayın kentleri
Kavrulmuş ciğer yedirin biblo kedilere

Lütfen
Kaçın ordan
Betonlara sincapları yalvartmayın
Ağaçları sallatmayın ilkokul resimlerinden

Bir yordam bulun
Kuşların patentini alın soluğunuz için
Tanısın bulutlar insanları, insanlar gökkuşağını
Çalımlı yıldızları, sulandırılmış akşamları

. . .

Kurdan ve kuldan anlayan perileri toplayın yemek masanızda
Kar maskelerini gaz maskeleriyle karıştırmayın ayazda
Ve bilin ki küçük çocuklar sadece sakız çalarlar
Kitaplardaki yazılarda

. . .


Kaçın ordan
Gürültü geliyor, gürültülü
Hal değiştirebilen zamandan
Kaçın ve saklanın






Emre Gürkan Kanmaz
Temrin Dergisi / 20 / Aralık 2009
(Fotoğraf : Magdalena Wanli)

3 Aralık 2009 Perşembe

Ellerimde kalbim


Bir sakal ıslak şimdi
Bir sakal
Yüzün sularında

Bir beden de eksik
Sevişmek lazım
Zamanında

Ve bir hüzün
Oturmuş yumurta kırmış
Afiyetle yerken

Betim benzim
Ellerimde kalbim



Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Adam mills)

67


Bir özelliği yok bu altmış yedinin
Altmış sekize uzanır o kadar
Bir insanın olduğu kadar
Değersizdir istenildiğinde

Maksat tanrıya dil uzatmaktır
Düşüncelerin çağında



Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Nebojsa Radojevic)

1 Aralık 2009 Salı

Tahta kuş


Rüzgârın etine batıyor kuşlar

. . .

Dikine kesiliyor günce, uçurum kenarında
Birbirinden yaralı hesaplaşmalar var orada
Süzülmüş düşünceler ağırlaşıyor betimde

Ölüme dokunma yetim kuşlara söverken
Antika kokusuna susmuş bir gökyüzünü
Kim ne yapsın hangi şiir koynuna alsın ?

. .

Bu yüzden dişilenen yüzüm yıkanıyor
Bu bulutlardan ödünç aldım gülüşümü

. .

Masaya inat kargaşada bulunuyor sözler
İç içe geçmiş binbir anlamlar mandallıyor
Kanatların cilalanışını yazıyorum ellerimle

Ben misal yarasa olmasaydım uçacaktım
Öylece upuzun sürecekti dünyada zaman
Dönüşülmeyecekti cesaretlenip bir tanrıya

. . .

Kuşlar uzanıyor rüzgârdan ete




Emre Gürkan Kanmaz
(Fotoğraf : Keith Taylor)