31 Mayıs 2009 Pazar

?


Su bitti
Ben ve dünya
Ağzımızla kuruduk

. . .

Her yerde çiçeklerin cinneti
Kokuyor şimdi

Emre Gürkan Kanmaz
-tanımsız bir an-

Susma yokuşu


*
rüzgarın yüzü
dört köşeli uçurtma
sesime kardeş


*
günaydın dünya
yıkadım gözlerimi
çeşmem rüzgarın

*

alto saksafon
çalıyor kanatsız bir
tırtıl rüzgarı

*

güz heyelanı
sokakta inceden yel
yaprak isyanı

*

yön değiştirdi
arkadaşım gökyüzü
öptü rüzgarı

*

hüzünlü bulut
yüzünde fırtınalı
bir yalnızlık var

*

sancılı mıdır
bir buğday tanesinin
rüzgarlanışı?

*

masmavi leylak
göğün içini gördü
bakışı rüzgar

*

dikeni yoktu
göğsüme bastırdığım
rüzgar gülünün

*

haydi bul,dedim
sisle saklambaç oyna,
körebe yele


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Lütfen


sesleri topla

evrende kopan
bin bir tufanı
yetmezse
toprağı kaldır

sessizliği

topla,

bütün hepsini topla

sonra

geriye kalan yalnızlığını
tutup elinden
bir lunaparka götür

işin yoksa


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Elbise


görünmez bir ip
dokunup toprağın tenine
yakıyor lifini

ve sonra

bilinmez bir iğne
dikiyor söküğünü bulutun
güneş doğuyor

Emre Gürkan Kanmaz

Kıyı Dergisi/ Kasım-Aralık 2009

Kırık



Ağaçta yalnızlık kuşu
Gökyüzüne uçuyor yeryüzünü
Bir dal sesine bükülüyor
Kanatları

Hiç gülmüyor
Sonbaharı süpüren yaprak rüzgarı

Pazartesi kırmızıdır diyor
İsmini hatırlayamadığım biri

Zamanın rengini düşünmek güzel

Ağaçta yalnızlıktan bir kuş
Bir günü daha bitiriyor

Kırılgan ışık gözlerime iyi geliyor


Emre Gürkan Kanmaz

Sarkıt


Saçlarmdan sarkan gölgeyi sevdim
Başımın üzerindeki

Hayatın kaç kere eğilmişliği vardır
Demiri ustaca işler gibi
Aşkın ve ütopyanın
Asil bir tene işleyişi kaç kere

Bilmiyorum ama dün

Gözlerimden fışkıran ruhla seviştim
Sanırım o benimle evli

Emre Gürkan Kanmaz

2006

Bir


Yaptırımına zorla beni/bir düşü bulandırmanın


Emre Gürkan Kanmaz

Beden balçığı


Kavruk fındık tadında yağmuru
Geçirirken boğazımdan
Sarhoş olacağımı düşlerim

Hiçbiri beni
Kendimi unutanak dek
Sarhoş etmez
Çünkü günah değil
Yağmuru avuçla içmek

Günün birinde fırtınaya yakalanırsam
İşte bu günah !

/Ruhumuıslatamambedenbalçığında/

Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Tekerrür


Sigara içmekten öldü Tekir
Derdi tasası sokaktı
Önüne her gece koyulan
Bir tas açlığı

Patileri anlamıyordu
Dost canlısı pireleri
Kendince miyavlarken

Bıyıkları yüz yıldır kuruydu
Bakışları buz sıcağı
Tüyleri kıtipiyoz

İşporta sevilirken
Tırmalardı
Masumane tırnakları

Metropol öfkesi
Kaldırımda uyumaktı
Saf yaldız

. . .

Aslında anlatılır daha uzun
Tekir ' in kabullenilmiş hayatı
Aradığı cevabı bulana dek
Lakin herşeyin bir ömrü var

Sigara içmekten öldü gariban
Es kaza
İnsan olmaktan...



Emre Gürkan Kanmaz
Anafilya / 94 / Nisan / 2009

Ayna


Kadına bak !

Bakmazsan eğer
Ömrün boyunca bir daha
Bu kadar güzel bir ayna
Göremeyebilirsin

Buğulanınca sil !

Sırrında leke kalmasın ..

Kadına bak dostum ,
Kadına bak !

Ve sakın kırılmasın .


Emre Gürkan Kanmaz

Olması gereken


Arındı şiir
Uçtu göğsümdeki ağrı

. . .

Emre Gürkan Kanmaz

Kırık kemer korkusu


Elimden geleni bu şimdi gölge eksiğine yaşamak
Sustuğumda kuşların bir potaya sıcak dökülmüş hali
Kereviz kokulu paranoyalar birikince tencere nefsim
Çiçeğiyle vazosuyla bir masadan ölesiye vazgeçti

Aklın Altona yolunda kazı çalışması gibi biriken
Ellerimsiz olamayışının yıl dönümüydü bulundum
Bir devrim arabasından öğrendim pusula türkçeyi
Satamamaktı inandım safra gözlerini pula paraya

Annem ağlardı çokça kadın sesiyle biraz erkek
Biraz masumdu bira çürüğü sebepsiz evcimenlik
Acaba yetişseydi anlar mıydım sel bariton çağrıma
Ruhumda köle İzaura kaldırıldığında kirpik dansına ?


. . .

Ve kırıktı / hissettim
Oda parfümlü kalbim


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Masalsı


Diledim bir bulut
Serinlemek istedim .

Yağmuru ezberledim
Çocukluğunu toprağın

Sinekleri F 16
Kelebekleri teyyare
Sandım .

Diledim bir güneş
Başkaldırmak istedim .

Şah damarım atıyorken yaralı
Boşluğa tutunmanın sancısını duydum ,

Yüreğimi öğrendim sonra
İnsan yüzlerindeki mavi bahçeleri .

Otuzaltı numaralı
Dev uzay gemisi
Yaşadığım yeri ne bilir ?

Diledim büyükçe bir tufan
Koptu kopacak endişesi ile
Astarı yırtabilsin diye zaman

Dilediler
Doğuverdim

. . .

Emre Gürkan Kanmaz
Tarihsiz

Resim


Yüzüme çizdim
Çorak arazili yüzünü
Tabiat gereği
Suyumu verdim

Düşüme çizdim
Gökkuşağı bakışını
Sonra olmaz dedim
Yedi rengin yedisi hüzün

Sesime çizdim
Dudağının kenarını
Bir gül kırığı
Zamanın eksiğiyle

Tenime çizdim
-çizdiğimde yani-
Baktım
Yüzüme düşüme sesime
Çizilenlere

Bu hayatın içindeki hayatı
Yaşamaya başladım

dedim .

Emre Gürkan Kanmaz
Şubat 2005

Taşlar ve başlangıçlar


Kusursuz başlangıçlar
Ellerimde birkaç çakıl taşı

Birbirlerine değdikçe
Her bir başlangıçta
Görünüyor son
Sesleriyle birlikte

Ölüyorum galiba
Birkaç sesli başlangıç


ellerimde


Emre Gürkan Kanmaz
Mavi Liman / Kasım-Aralık 2007

Tarihsiz şiirler takvimi


OCAK

Düşümden eski
Zamanın en başında
Tahta kozalak

ŞUBAT

Kendim değilim
Göğsümdeki begonya
Ölüme düşen

MART

Yerleri belli
Dolaptaki harflerin
Kapısı şiir

NİSAN

Hediyem olsun
Suya erken yazdığım
En mutlu şarkım

MAYIS

Yansımasıydı
Ayna kırdım dizemde
Gördüm sözümü

HAZİRAN

Sükunetli yaz
Karpuz kabuklarını
Denize döker

TEMMUZ

Domates tuza
Aşık olduğunu
Bilmeden yaşar

AĞUSTOS

Ne söylemeli
Göğün postuna bakıp ?
Zaman terledi

EYLÜL

İlkinden güzel
Kırmızı yaprak şeker
Ağaç evimde

EKİM

Şiiri sevdim
Evreni yıldız gibi
Terkedebilen

KASIM

Albatros suskun
Bükülen gökyüzünde
Toprak sevdası

ARALIK

Elimi sıktı
Gölün uykulu vakti
Kar gibi adam


Emre Gürkan Kanmaz
Cumartesi Dergsisi / 42 / Ekim / 2008

Üç


Üç gün sürdü yalnızlığım
Sırf bu yüzden
Üç gün traş olmadım .

Kirli sakallı bir yalnızlıktı bu
Tebelliğine aldırmadım ,
Üç gün sürdü yalnızlığım
Hepi topu üç gün .

Yaşamaya inandım


Emre Gürkan Kanmaz

Saflık iyidir


Sözlerin çürüyüp doğaya karıştığı sırada
Bir sokak kedisinin karnından çalındım
Ağzım burnum süt içindeydi korkmuştum

Sus payı verilen kaderi aşağılamaktan
Ya da vadi boyunu aşan öfkenin ağırlığı
Onun için bu kadar eksik şiir var cebimde

. . .

Peki ,

Buğulu gözlük camlarının nezninde
Nasıl uslanacağımı öğrenmek istemenin
Aşık olmak kadar pahanın nesi yanlış ?


. . .

Bütün yanılsamalarımın ardında dur
Ben seni ancak böyle hatırlayabilirim

Emre Gürkan Kanmaz

30 Mayıs 2009 Cumartesi

Elips


Ellerim erisin artık
Ağrıyan başım kesilsin
Soluk alıp
Hak yenmesin

Sussun dilim
Tanrıma sussun
Boşuna yakarmasın

Ben kendimi
Bildiğim sürece
Bu lanet
Sürüp gitsin

. . .

Yine kendime döneyim
Yine hiç olsun


Emre Gürkan Kanmaz
2/5/9

Kasnak


Parmaklarını kasnak gibi
Germese şiir
Boşluğa düşeriz

Trambolin sesleriyle
Bize havanın tadını
Öğretiyor ç ü n k ü . . .

ama ne olursa olsun

Saçlarını kulağının ardına iten gece
Bizimle olsun

sonra

Rakıyla yıkanan bardak
Bakışların mermerinde kırılsın

Şair olamasak da

İçimizde uyuyan
Aşikar bir sevinç

o l s u n


Emre Gürkan Kanmaz
Cumartesi Dergisi / 37 / Nisan / 2008

Evham



Sözgelimi eşikten atlayan güvercinden umudu
Alıp besleyince evin bir köşesinde
Ortaya sımsıcak bir yanılsama peydah olur
Nedeni gereksizlik kumkumalarıyla yoğrulurken inanç
Büsbütün acı nöbetleridir elma çekirdeğinde bile

Diyelim kilitli bir suçlu kelimenin içinde familya
Başka başka türlerin son şehrinde şiir batımı romantizm
Ellerin haksızlığıyla kuruyan kalemler satılırsa yok paraya
Anlarız sanırım Rimbaud tek bacağıyla yürüdü komaya

Bulunduk mu gülmenin ücra karanlığında donmuş
Yarı aralık gözlerimizden resital yorgunluğu akmalı
Pür dikkat kemirgenlerden kurtulmak kadarı belki
Dikkatimizi sarsar dünyanın terkedilmiş çocukları

Ve alıp başını gider burdan bilmemkim yalnızı
Salıp tükenince yürek delhizinden
(Alıp başını gideriz günün bir sonrası)
Koridorda domates kokulu makarna hayalleri
Aşkın alıngan algısı gibi yer değiştirebilir keder
Fakültesiz olmak bize kısmet kalemtraşlar olarak ...


Emre Gürkan Kanmaz
Anafilya / 94 / Nisan / 2009

Bu


Gülmeyi istemek kadar doğalı aşk bu coğrafyada
Ruhun papatyalara özendiğini gözler önüne sermek
Tanrının adaletini sorgulamak bazen sebepsiz yere
Ve kuşları çatıdan atmak dünyanın kaldırımlarına

Emre Gürkan Kanmaz

1/3/9

Olma !


Kulaklarında sıvılaşırken zaman
Ölümün grileşen sesini çekip al

Görünen ne varsa mutlu olabilir
Suyun içinde uyanan mavilikte dünya

Ve sen
Benden artan
Arttıkça sonsuza ulaşan dua

Ne olursun yok olma !..


Emre Gürkan Kanmaz
www.oezers.com

Kamu


Kıymık tadını parmağına sorduğunda alacağın cevaptır
Bir kaplumbağa yavaşlığında hayatın sonundaki an

Maskelerini anahtarlığına bir bir takmıştın lazımdı sana
Dip köşe yüzünü ezberlemişti çünkü insanların uğultusu

Mamafih senin içinde bulunmuştu bir çocuk çok öncesi
Ve silah tutan minik ellerini biliyordun kirli vaktin güncesi

Göl başları hep tanrıyı hatırlatırdı unuttuğunu unuttun
Geldin topladın dağıttın papatyalar beyazken şarkısı

Kanal kanal ararken aşkı tıkandı arkanda koca bir şehir
Hiç bir gözyaşı çetesi de gelip yardım etmedi bataklığına

Büyümüş müydü neydi on sekizinde benlik duygusu
Halı desenli korkular seçkisiydi ayak bastığın hasbihal

Revolver gülüşlü kediler köpekler giyiniyordu yağmuru
Düğmelerin en şekerimsi olanı ağzını kemiriyordu

Yutulan bir tas çorbada tuzun eksikliğiydin hay aksi
Tanrıya yumrukla ezilen soğanın günahlarını sorsa mıydık


. . .

Ve yine kaplumbağa yavaşlığında hayatın sonundaki an
Cevabı kıymık tadını parmağına sorduğunda alacaksın


Emre Gürkan Kanmaz
Mayıs/2009

İtiraf


Sabahın ilk ışıklarıyla
Geceyi anmayı umutla beklerken

Uyandım.


Elmadan kıskandım
Karpuzdan çekindim
Çilekten korktum


Üzümü sevdim.


Geceye merhaba dediğimde
Başkası olmama aldırmadan

Güldüm.


Şarabın mahzeni
Derininde kalbimin


Emre Gürkan Kanmaz

Kıyı Dergisi/ Kasım-Aralık 2009

Yanılgı evrimi


Olgunlaşmamış üzüm
Olgunlaşmamış acıdır kimi zaman

Asmanın dalında
Evreni düşünür

Ve küçük olmadığını

Olgunlaşmamış üzüm
Olgunlaşmamış tınıdır kimi zaman

Rüzgarın telinde
Şarabı duyar

Ve hazır olmadığını

Çekirdeğinin ısyanı
Zayıf yanıdır
Çünkü kelebek gibi
Bir gün ömrü yoktur

Olgunlaşmamış üzüm
Farkedilene kadar
Tanrının ömründen harcar ...


Emre Gürkan Kanmaz

Kıyı Dergisi/ Kasım-Aralık 2009