17 Şubat 2010 Çarşamba

Yer eksikleri


Gök bir kabartmadır . Kabarsın kuşlar
Kabarsın duman yarıkları, dağdan inme ıccak demir
Accık ölsün kan kaybeden soluğumun kirlenişi

. . .

Ten ten işlenen zamanın alıp veremediği çocuklarla burda
Yüzük parmaklarında s'ilah tetikleri . . . vursalar ölmem
Haydi gömün sözünüzü, kitaplara iğneleyin çorak kimliği

Siz de varsınız torbasında, tanrının . Delinirse delirin . .
Düşmenin en basit söylemi bu gün öğle üzeri yerkürede
Ve litrelerce tenya ışıltısının kalbinizi besleyeceğinin

. . .

Savaş başlayalı bir saniye oldu, karınca bıraktı yükünü
Kasetlere teyplere soruldu rüzgarın yönü , doğru muydu ?
Bakılsaydı şiire güllerin en pahalı yakıt olduğu yazıyordu

Güneş ikiye bölünmeyi bilir, sonra üçe beşe, kırk yediye
Balıkların yumurtalarını bile kıskandıracak kopyası vardır
Ama . Balta girmemiş ormanlardan sığ aydınlığa uğramaz !

. . .

Sonra içlerinden biri somurtmayı keşfedecek, sulu içi .
Açlığın bir kabileyi yuttuğu resimde intihar edecek bellek
Bilgisayar başında ironik bir varoluşun tuşları eriyecek . . .

Mutlu olmak mı, ola ki olsun , umulsun . Görünelim
Yelpazelenen palazlı geçmişe gabardin giydirelim
Lav . Türkçesi, at gözlüğü takanlara lanet edebilmek .

. . .

Gök bir kabartmadır . Kabarsın kuşlar
Çözülsün bulutlar evi . Evet . Kilden olma keratin
Düşlerine salık verebilin kozmopolit nezaretin ! . .





Emre Gürkan Kanmaz
Fotoğraf :Radi Polgo

Hiç yorum yok: