15 Ağustos 2009 Cumartesi

Aynı... ve içinden görünen


1 -

Devşiren ve devşirilen
Aynı
Sesin bir trafik lambasını
Oluşturduğu yerde

. . .

Bir kız çocuğunun
Saçları : Arnavutköy
Gözbebekleri
Endamlı bir kısrak
Varıp gitmeli kendine
Sonra yeniden

Mürekkep kurumaz
Dile kolay
Yazacak çok şey birikir
Her yaşamda bu böyle
Silinir
Yeşilce kokar


2 -

Gitme kal
Dediğinde Arif Damar
Gitmez kalırsın
Keskin bir bıçaktır
Çünkü şiir
Görünmez yolları kesen
Cüzzamlı bir harami
Parçalara böler anlamı
Durmadan ve ısrarkeş
Tutkal olur
İşi gücü bütün eder

Yavuz bir düş nemi
Yatak ağlatır
Avurtları çökük bir hikaye terlemiştir
Sen değil
Korkma bu yandaşsızlıktan
Melekler marmelattan iyi anlar
Ağzına çalınır annenin güldüğü
Sabret ve bişrev !


3 -

Heyhat . .

Sen değil miydin anlam çatıştırıcı ?
Yok sayma tanrıyı
Ve var sayma sen olanı
Karınca yükünden ağır olmalı neşen
Şiire uğra bir ara
Bir pazar günü beş çayında
Anlatmak lazım insanı

. . .

Bir garip Orhan Veli
Veli'nin oğluyken
Utandı İstanbul
Parası yoktu
Borç verecek
Martılar
Ufkun dikine uçuyordu
Demek ki insan
Bir resmin imlasız eskizi

. . .

İnce belli bardağa özenen tan
Kırılır mı acaba ?
Peki , kediler esnese
Deprem olmaz herhalde
Yürüyebilsek varılır mı günceye ?


4 -

Ne kadar farklı şu " Aynı "
Benim gibi
Aynaya bakmasını seviyor

. . .


Emre Gürkan Kanmaz

Hiç yorum yok: